12 Eylül 2012 Çarşamba

Girizgah...

Bu blogun adının postmodern mama olmasının belli sebepleri var elbet...

Modern  kelimesinin önüne gelen "post" fransızcadan gelir, ekleme anlamına gelir.. Kullandığımız saç kağnağı postişin de kökü budur aslında...

Neden mi önemli.. Çünkü post sadece modernin önüne gelen bir ektir...  Moderni ya da moderniteyi olumlu ya da olumsuz bir biçimde etkilemez... İlgilenmez de..

Postmodern "mama" ise daha ironik..

Bebek bakıcımın rus olmasından ileri gelen bir durum, anne yerine evde "mama" kullanılmakta...


Ben bugün,  İstanbul'da yaşayan, evi bir yakada işi diğer yakada bulunan  bir iş kadını, akademisyen, anne, eş, evlat, gelin, arkadaş, kuzen bla bla bla'yım...

Hepsiyim... Bu misyonu kendime ben yükledim... Süperkadın sendromu triplerinde de değilim.. Süper değilim.. Hem de hiç..

Varlığıyla yaşadığım her sıfatta en az bir kere hayal kırıklığı yaratmışlığım var.. Üzgünüm ama pişman değilim.. Anne olduktan sonra anlamaya başladığım üzere insanım çünkü..


Bu blogu oluşturmaya başlamamın nedeni ise basit.. Çağı yakalama ihtiyacı.. İletişim bilimci olup blog sahibi olmamanın ezik bir duygu olduğunu düşünüyorum nedense.. Yine içsel bir durum açıklaması zor..

O yüzden böyle bir girişimde bulundum.. Hadi hayırlısı diyorum...

Kendimi postmodern bir anne olarak görüyorum çünkü modern anne olarak tanımladığım anne kalıbına uymuyorum.. Benimle alakalı değil, o anneler de beni kendi kategorilerine uygun bulmuyorlar çünkü..

Yukarıda saydığım tüm sıfatları birebir karşılamakla birlikte anne olduğum günden itibaren hayatımda çok ciddi değişiklikler söz konusu oldu... Anne tabii ki tüm sıfatların zarfların edatların önüne geçti.. Ama  ben bundan bahsetmiyorum...

Anne olunca hayatı bitmiş, saçı başı dağılmış kendini unutmuş bir anne olmamaktan bahsediyorum.. 

Bebeğini  10 günlükken  sezeryanlı doğumdan sonra kanguruya takıp Bağdat Caddesine yürüyüşe çıkaran, insanların sevmesine izin veren, 8 kat giydirmeyen ve  nazar boncuğuna karşı bir yapıdan bahsediyorum ki genel bakış için aykırı olmaya yetecek nitelikler değil mi?

Ben doğuma giderken kuaföre gidip saçımı yaptırmakla bu yaftayı yemiştim zaten ya, neyse.. Bu ayrı bir konu...

Sıradanın dışında görüyorsa insanlar sizi bir kere, kendini bilen de bilmeyen de hak görür sizi eleştirmeye...

En yakınından tutun da, dış kapının mandalı bile dahil bu kümeye...

Ey dünya, ey insanlar... Sizdenim ama değilim... 

Bir bakın bakalım ben neyim...